Sözleşme, gündelik yaşantıda sıkça rastladığımız, uygulamasına başvurduğumuz, farkında olarak ya da olmayarak dahlinde bulunduğumuz ve hukuki/ ekonomik/ kişisel güvenliğin sağlanması açısından büyük önem ifade eden bir “anlaşmayı” ifade etmektedir. Sözleşmeler, hukuk güvenliğini sağlamak konusunda en işlevsel araçlardır.
Sözleşme kavramının yasal tanımı şu şekildedir: Tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamaları, sözleşmeyi ifade eder. O halde, sözleşmenin geçerli olabilmesi için şu unsurların varlığı aranmaktadır:
Bir sözleşmenin mutlaka yazılı olmasına gerek yoktur. Sözleşme, tarafların karşılıklı bir uzlaşıya varmalarından ibarettir. Fakat, sözleşmede hangi hususlarda uzlaşıldığına ilişkin uyuşmazlık çıkabilir. Bu durumda, hangi hususlarda anlaşma sağlandığına, anlaşmanın neleri kapsadığına, sözleşmenin nasıl ve ne şekilde yükümlülükler doğurduğuna, hangi hususların garanti altına alınacağına, nelerin gereği gibi yerine getirilmemesi durumunda cezai şarta hükmedileceğine, geciktirici bir koşul bulunup bulunmayacağına ilişkin açık ve net hükümlerin bulunması, bahse konu tartışmanın doğmamasını sağlayabilir. Bunun için, sözleşmelerin yazılı olarak hazırlanması tavsiye edilmektedir.
Sözleşme, ileride doğabilecek hukuki sorunları ortadan kaldıran bir sihirli değneğe benzetilebilir. Sözleşme metninin doğru ve olması gerektiği gibi hazırlanması, hukuki güvenliğin tesis edilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu sebeple, sözleşmelerin belirli bir hukuki teknik ve strateji ile hazırlanması, belirli titizliklerin gösterilmesi ve sözleşmeler hukuku kurallarına hakim olunarak sürece dahil olunması gerekmektedir.
Sözleşmenin tarafları, sözleşme metnini kendi aralarında da düzenleyebilirler. Fakat sözleşmeler hukuku son derece dikkat ve titizlik gerektiren bir dal olup, hukuk bilgisi gerektirmektedir. Bu sebeple, sözleşmeler hukuku dalında uzman bir avukatın yardımıyla çalışılması gerektiği söylenebilir.
Sözleşme metinleri taraflar arasında bağlayıcı sebepler olacağı için her iki taraf için çok büyük dikkat ve önem arz ederek hazırlanılmalıdır. Bu istişareler sonucu hazırlanan sözleşmeler neticesinde her türlü sağlanması ön görülen anlaşmaların dışında istenmeyen hususlardan kaynaklı, dikkatlerden kaçan durumlar, anlaşmazlıkların en büyük sebebiyetini oluşturmaktadır. Alanında uzman avukatlarımız ile birlikte en ince ayrıntısına kadar tüm tarafların haklarını ve oluşabilecek anlaşmazlıkları en aza indirgemenize olanak sağlayacak sözleşmeler hukuk büromuz tarafından gerçekleştirilmektedir. Başlıca sözleşme hizmetlerimiz;
Belirtelim ki, Türk hukukunda sözleşmelerin kurulması bakımından şekil serbestisi ilkesi geçerlidir. Taraflar, sözleşmeyi istedikleri gibi ve istedikleri şekilde kurabilirler. Hatta, sözleşmelerin “sözlü” olarak, mesela telefonda dahi kurulması mümkündür. Elbette bu durum, doğal olarak bir ispat zorluğu yaratacaktır. Fakat yine de, sözleşmenin geçerliliği bakımından bir sorun doğurmaz. Ancak, kanunda belirli şekiller uyularak kurulması istenen sözleşmeler, ancak kanunda belirtilen şekilde kurulursa geçerli olabilirler. Bu tür sözleşmelere örnek olarak, kefalet sözleşmeleri ya da taşınmaz satış sözleşmeleri gösterilebilir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri de bu şekildedir.
Taraflardan biri ya da her ikisi, sözleşmeyi kurma iradesini gösterirken, iradelerinin sakatlanması durumuna maruz kalabilirler. Bu hallerde, TBK 39 uyarınca ilgili hukuki işlemin iptalinin dava edilmesi mümkündür.
İradenin sakatlanması kavramından anlaşılması gereken haller şunlardır: